30 Mart 2014 Pazar

Oligarşi

Oligarşi, sadece belirli bir grubun bir ülkeyi yönetmesiyle ortaya çıkan yönetim biçimidir. Yunancadaki 'az' ve 'yönetim' kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuş bir kelimedir.
Genelde yönetimdeki grup, askeri, siyasi veya maddi olarak ülkenin önde gelen gruplarından birisidir. Bazı siyaset bilimcileri, yönetim şekli ne olursa olsun, her devletin yönetiminde mutlaka bir oligarşi olduğunu belirtirler. Oligarşi, küçük bir azınlığın yönetimde olduğu devlet biçimidir. Bu açıdan ele alındığında, oligarşi kavramı, devletin tüm kurumlarının küçük bir azınlığının kontrolünde olması demektir.

Geçmişte oligarşi(aristokrasi) ile yönetilen ülkeler; Eskiçağ’da Roma,Yunanistan.Günümüzde ise Cezayir, Irak veSuriye gibi ülkeler oligar­şik devletlerdir













buda kitaptan;
Oligarşi:
oligarşi, devleti bir sınıfın, zümrenin yönetmesidir. bu yönetimde otoritenin kaynağı sınıf, zümre veya ailedir. yasama yürütme ve yargı gücü devleti yöneten grubun elindedir. bunlar askeri siyasi veya maddi olarak ülkenin önde gelen gruplarından biridir. küçük bir azınlığın yönetimde olduğu yönetim şeklidir. yeni devletin tüm kurumlarının küçük bir azınlığının kontrolünde olmalıdır. soylular tarafından ülkeyi yönetmekle görevlendirilen kişi ülke yönetimşni elinde bulundurur. yetkilerini istediği gibi kullanma hakkına sahip olmayan kral yapacağı işlerde soylulardan onay alır. günümüzde güney afrika cumhuriyeti oligarşi ile yönetilmiştir.

Ne,Monarşi mi?


Monarşinin en güzel yüzü prenses Kate.Ne kadar asil,modern vede şık.Yazılacak detay çok ,görsel bol olsada ne yazık ki işin magazin kısmını bi kenara bırakıp asıl konuya dönmek gerekiyor:(

Monarşi nedir;
Monarşi , liyakat ilkesi üst kısmına kurulmuştur ya kişiye özel erdem ya güzel soylu doğum ya kudretli hizmet veya iş yapma yeteneğine dayanır . Monark bu koruma amaçlı olmayı amaçlar , haksız saldırılara karşı mülkiyet sahiplerinin , baskılara karşı da milletin koruyucusudur . Monarşide kişisel bir bütünleşme görülmektedir . Gerçek bireyler olarak hükümdar , meşruluk unsurudur .
MONARŞİNİN ÖZELLİKLERİ
Yönetim aynı hanedan içinden çıkan kişiler tarafından yapılmaktadır.
Yönetim babadan ,oğula geçer.
Karar verme yetkisi tek bir kişidedir.

 Birleşik Krallık, Britanya İmparatorluğu döneminde kapsadığı çok geniş coğrafya nedeniyle "güneş batmayan imparatorluk" olarak anılmıştı.İşte kraliçede tahtında ve eşi  Prens Philip.çok tatlılar değil mi? :)Ama bu yaşta insan neden prens olur ki!Nerde beyaz atlı prens, nerde Philip.Bütün tanımlar yerle bir zaten.
Burdanda vardığımız sonuç Kral ve Kraliçe unvanları evlilik bağıyla alınamıyor.Yanlızca kan bağı ile cinsiyet farkı gözetmeksizin ebeveynlerden çocuklara geçiyor.Kadın yönetimi monarşide olsa gurur verici.Erkek egemen toplumlarda kadınların geri planda kalmışlığıda düşünüldüğünde ne denilir Yaşasın Kraliçe



Tabloya önümüzdeki yıllarda eklenmesi muhtemel isimleri: Prens Charles, ondan sonra onun en büyük oğlu Prens William, ondan sonra Prens Henry.Ayrıca monarşide yönetim babadan oğula densede Elizabeth ve ataları tablodalar.selfieleri olaydı daha çok beğeni alırlar mıydı? :)



Canım ya ne tatlı değil mi?Ama işte Nerde Kate nerde Elizabeth?Pehh


İşte buda Birleşik krallığın en minisi .Prenslerin en tatlısı




buda ders kitabından :Monarşi :
   Monarşi tek kişinin yasalara uygun yönetimidir. Monarşide tüm siyasal iktidarın kaynağı kraldır. Kral ile halk arasında genellikle soylular yer alır. Monarşi yönetimini diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devleti yöneten kişinin yetkiyi yaşamı boyunca elinde buundurmasıdır. bu kişiler ölünce yerine kendi soyundan biri geçer. Monarşi yönetiminde egemenliği elinde bulunduran kişiler kral, emir gibi ünvanlar alır. Bu kişilerin yaptıkları denetlenemez veya sorgulanamaz. Bu kişi devleti kendi istekleri doğrultusunda dilediğince yönetir. Günümüzde suudi arabistan,kuveyt,katar emirlikleri; monarşi ile yönetilen ülkeler arasında gösterilebilir. 





29 Mart 2014 Cumartesi

Bana Mutluluğun Resmini Yapabilir misin Abidin?






Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?"demiş Nazım. Abidin Dino 'da cevaben: .".....Gidebilseydik meserret kahvesine, İlk karşılaştığımız yere Ve bir acı kahvemi içseydin. Anlatsaydık O günlerden, geçmişten, gelecekten, 
Ne günler biterdi, Ne geceler... Dinerdi tüm acılar seninle Bir düş olurdu ayrılığımız, Anılarda kalan. Ve dolaşsaydık Türkiye'yi Bir baştan bir başa. Yattığımız yerler müze olmuş, Sürgün şehirler cennet. İşte o zaman Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Buna da ne tual yeterdi; Ne boya... " şiirini yazmış ; sanıldığının aksine, resim yerine.
Çok güzel ellere sahipmiş Abidin Dino. Bilhassa kadınları etkileyen gizemli bir çekicilik taşırmış, pek yakışıklı olmamasına rağmen. El yazısı da aynı oranda etkileyici ve hoşmuş, kimsenin yazısına benzemeyen bir karaktere sahipmiş.
Öğrenim görmediği halde kendini yetiştiren ve bilgi sahibi olan bir insan Dino. Sanat, edebiyat, tarih hatta ekonomiye vakıf olacak kadar bilgili.
Üç dili rahatça konuşacak kadar allame-i cihan bir insan. Yabancı gazetelere makaleler yazar,
şaşırtıcı yorumlarda bulunurmuş.
Resim yeteneği sadece yağlı boya tablo yapımı ile sınırlı değilmiş. Desen, karikatür, heykelle ilgilenir, doymak bilmeyen bir hevesle her şeyi yapmaya çalışırmış. Sadece bunlarla da yetinmemiş. Yazı ve tiyatro oyunları yazmış, futbol belgeseli ve fotoğraf çekmiş.
Hayatı seven ve güzelleştirmeyi bilen bir insanmış. Bir kır kahvesinde, söğüş domates ve peyniri, ziyafete dönüştürmesini bilecek kadar yaşamı zenginleştirme mektebinden geçmiş: Kısa bir vapur yolculuğunu; dünya turuna çevirecek kadar değerli bir insanmış .
Kanser olup hastalandığı son zamanlarında; hala insanlara umut aşılamaya devam etmiş ."Çok iyiyim.. Aslan gibiyim" diyerek; acı çekmesine rağmen , çevresindekilere durumunu yansıtmamaya çalışmış.

İstanbul Rumelihisarı'nda; mezarı, Selamiçeşme Özgürlük Parkı'nda; heykeli vardır.
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan hani Çok şükür, çok şükür bugünü de gördüm, Ölsem gam yemem, gayrının resmini yapabilir misin üstad...?

Hayatı, Sanatı, Eserleri, Resim ve Karikatürleri

23 Mart 1913 günü İstanbul'da doğan Abidin Dino; çocukluk yıllarını ailesiyle beraber Cenevre - İsviçre'de geçirdi. Daha sonra ailecek Fransa'ya gittiler.
Dino ailesi, Cumhuriyetin kurulmasını takiben, 1925 yılında İstanbul'a döndü.
Ağabeyi şair Arif Dino'nun desteğiyle Robert Kolej'de öğrenim gören Abidin Dino; sanata duyduğu ilgi nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı.
resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı. İlk desenleri Yarın gazetesinde, ilk yazıları Artist dergisinde 1930'lu yılların başında yayınlandı.
Bu yıllarda Nazım Hikmet'in şiir ve oyun kitaplarına kapak desenleri çizdi. Çok genç yaşta ünü ülke sınırlarını aştı.
1933 yılında D Grubu adlı sanat akımının kurucuları arasında yer aldı. Grubun amacı, memlekette sanatın gelişmesini ve yayılmasını sağlamaktı. Düşünce yanı ağır basan resimler yapacak, batıdaki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getireceklerdi.
Aynı yıl "Ankara Türkiye'nin kalbidir" isimli belgesel filmi çekmek için Türkiye'ye gelen Sovyetler Birliği'nin ünlü yönetmenlerinden Sergay Yutkeviç bir sergide Dino'nun resimlerini gördü ve o resimlerden etkilendi.
Yutkeviç'in filmini izleyen Atatürk, kendisinin bir Türk gencini yetiştirmesinin mümkün olup olmadığını sordu.
Yutkeviç ülkesine dönmeden önce Dino'yla görüştü ve onun dekoratör ve ressam olarak da çalışmak üzere SSCB'ye gelmesini istedi.
Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere SSCB'ye gitti ve 3 yıl kaldı. 3 yıl boyunca Leningrad'da Eisenstein ve Yutkeviç'in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı.
Abidin Dino
Yutkeviç'in yönettiği Madenciler filminde çalıştı. 1937'de 2. Dünya Savaşı nedeniyle Sovyetler Birliği tüm yabancı öğrencileri geri gönderince Leningrad'dan ayrılmak zorunda kaldı.
939 yılında Türkiye'ye döndü, 1941'de arkadaşlarıyla Liman (Yeniler) Grubunu oluşturdu. Çeşitli dergilerdeki çizgi ve yazılarıyla, halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşü ortaya koydu.
Çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi.
Başlangıçta Picasso'nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaştı.
Yeniler Gurubu'nun Liman çevresindeki balıkçıları konu alan ilk sergisini açtığı 1941 yılında Abidin Dino, siyasi nedenlerle önce Çorum Mecitözü'ne, sonra da Adana'ya sürgüne gönderildi. Adana'da Türk Sözü gazetesini yönetti.
Kel adlı bir oyun yazdı, ancak oyun hemen toplatıldı. Çukurova'nın pamuk işçilerini konu alan resimler yaptı. Resmin yanı sıra heykel ile de ilgilenen Dino 1943 yılında dilci Güzin Dino ile evlendi. Sürgün sona erince İstanbul'a döndü.
1952'de yurt dışına çıkış yasağı kalkınca  Paris'e yerleşti. Fransa, Cezayir, Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı.
Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu. 'İşkence', 'Atom Korkusu', 'Savaş ve Barış', 'Çıplaklar', 'Dört Kent', 'Dağ-Deniz' gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı.

Zaman zaman Türkiye'de kişisel sergiler açan Abidin Dino, 7 Aralık 1993 günü Paris'te hayatını yitirdi. Cenazesi İstanbul'a
getirilerek Aşiyan'da toprağa verildi.

23 Mart 2014 Pazar

Sabri Reyiz






mükemmel okumalıklar

Sihirler Diyarı

https://eksisozluk.com/entry/41037377 linkinden ulaşılabilen bu güzide liste büyük emekle hazırlanmış.Tebrikler sevgili yazara!    ( zehra,çapulcular grubu ve buseye)

youtube amcadan tık tık

 çok güzel bir şarkıdır dinlemenizi öneririm :)

şunlar da çok güzel:
https://www.youtube.com/watch?v=AlWUtik1AAA
https://www.youtube.com/watch?v=_DvaQQEThV0
https://www.youtube.com/watch?v=LpiAC2IOC7s