18 Mayıs 2014 Pazar

azkaban tutsağı proje_geniş kitap özeti


Harry Potter birçok açıdan son derece sıra dışı bir çocuktu.. Bir büyücüydü.
Büyü-dışı insanlar (ki genellikle Muggle diye bilinirler) ortaçağda büyüden özellikle korkarlardı, ama onu tanımakta pek de başarılı değildiler. Gerçek bir cadı ya da büyücüyü yakaladıkları ender durumlarda, yakmanın hiç mi hiç etkisi olmazdı. Cadı ya da büyücü basit bir Alev Dondurma Büyüsü uygular, sonra da, bir yandan hafif, gıdıklayıcı bir hissin keyfini çıkarırken, bir yandan da acıyla haykırıyor taklidi yapardı. Hatta Acayip Wendelin yakılmaktan öyle hoşlanırdı ki, çeşitli kılıklara bürünmüş olarak tam kırk yedi kere kendisini yakalamalarına izin vermişti.
Harry Hogwarts' da 3. sınıfa geçmişti. Yaz tatili olduğundan teyzesinin evindeydi. Dursley ailesi, Harry’nin yaz tatillerinden hoşlanmayışının nedeniydi. Vernon Enişte, Petunia Teyze ve oğulları Dudley, Harry’nin hayattaki tek akrabalarıydı. Hepsi Muggle’dı .Ama burada olmak zorunda olmaktan ve yaz tatillerinden nefret ediyordu. Çünkü teyzesi onun farklı olmasından ve büyücülük okulu Hogwarts' a gitmesinden hiç de memnun değildi.  Harry’nin cadı ve büyücü olan ölmüş annesiyle babasının adı, Dursley’lerin çatısı altında asla anılmazdı. Petunia Teyze ve Vernon Enişte yıllar boyunca Harry’yi mümkün olduğunca ayak altında çiğneyerek içindeki sihri ezebileceklerini umut etmişlerdi. Ama, hiddetten köpürseler de başarıya erişememişlerdi ve şimdi de ya birisi Harry’nin hayatının son iki yılını Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nda geçirdiğini anlarsa diye dehşet içinde yaşıyorlardı. Bugünlerde Dursley’lerin en fazla yapabildiği şey, Harry’nin büyü kitaplarını, asasını, kazanını ve süpürgesini yaz tatilinin başında saklayarak komşularla konuşmasını yasaklamaktı.
Büyü kitaplarından böylece ayrılmak Harry için gerçek bir sorun oluşturuyordu, çünkü Hogwarts’taki öğretmenleri tatil için ona bir sürü ev ödevi vermişti. Kompozisyonlardan birini, Ufalma İksiri hakkındaki baş belası kompozisyonu, en sevmediği öğretmeni Profesör Snape için yazması gerekiyordu.


 Büyücülerin Hogwarts dışında mugglelara ( büyü dışı insanlar ) büyü yapmaları yasaktı. Ama bu tatil Harry bu yasağı ihlal etti.
Marge Hala, Vernon Enişte'nin kardeşiydi. Harry ile onun arasında kan bağı olmadığı halde ömür boyu ona "hala" demeye zorlanmıştı. Marge
Hala kent dışında, buldok yetiştirdiği büyük bahçeli bir evde otururdu. Privet Drive'da pek
kalmazdı, çünkü kıymetli köpeciklerini bırakmaya içi elvermezdi, ama onun ziyaretlerinin her biri Harry için korkunçtu
Dudle’nin beşinci doğum günü partisinde Marge Hala, Harry'nin, yeğenini müzikli biblolar
oyununda yenmesini önlemek için bastonuyla incik kemiklerine vurmuştu. Birkaç yıl sonra Noel'de
gelmiş, Dudley'ye bilgisayarlı bir robot, Harry'ye de köpek bisküvisi getirmişti. Onun Hogwarts'a
başlamasından bir önceki yılda yaptığı son ziyarette Harry kazayla en sevdiği köpeğinin patisine
basmıştı. Ripper, Harry'yi bahçeye kadar kovalamış, o da bir ağaca tırmanmıştı ve Marge Hala saat
gece yarısını geçene kadar onu çağırmayı reddetmişti. Bu olayın anısı hâlâ Dudley'nin gözlerinin
gülmekten yaşarmasına yol açıyordu. Vernon Enişte,bu tatil henüz misafir gelmeden "Marge'la konuşurken terbiyeni takınacaksın."demişti ve beklenen misafir Marge Hala gelmişti. Vernon Enişte'ye çok benziyordu: İriyan, kalıplı ve mor yüzlüydü,
hatta kardeşininki kadar gür olmasa bile bir bıyığı da vardı. Bir elinde muazzam büyüklükte bir
bavul tutuyordu, diğer kolunun altına da ihtiyar ve kötü huylu bir buldok sıkıştırmıştı.
Üçüncü gün öğle yemeğinde, "Çocuk böyle oldu diye kendini suçlamamalısın, Vernon," demişti.
"Eğer insanın içinde bir çürüme varsa, kimsenin elinden bir şey gelmez."
Harry dikkatini yemeğe vermeye çalıştı, ama elleri titriyordu, yüzü de öfkeden kızarmaya
başlamıştı. "Yetiştirmenin temel kurallarından biridir bu," dedi. "Köpeklerde hep görülür. Eğer dişi köpekte bir
bozukluk varsa, yavrusunda da olur -"
Tam o anda Marge Hala'nın şarap kadehi elinde patladı. Cam parçacıkları dört bir yana uçuştu,
Marge Hala abuk sabuk sesler çıkardı, gözlerini kırpıştırdı, koca kırmızı yüzü sırılsıklam olmuştu.
Petunia Teyze, "Marge!" diye cikledi. "Marge, iyi misin?"
Marge Hala yüzünü peçetesiyle silerek, "Endişelenecek bir şey yok," dedi. "Fazla sıkmış olmalıyım.
Geçenlerde Albay Fubster'm evinde de aynı şeyi yaptım. Yaygaraya gerek yok;. Petunia, sıktım mı
sıkarım..."
Ama hem Petunia Teyze, hem de Vernon Enişte şüpheyle Harry'ye bakıyorlardı, o da pudinginden
vazgeçip mümkün olduğu kadar erkenden masadan kaçmaya karar verdi.
Hole çıktığında duvara yaslanıp derin derin nefes aldı. Kontrolünü kaybedip bir şeyi patlatmayalı
çok olmuştu. Bir daha böyle bir olayı kaldıramazdıeğer bu şekilde devam ederse, Sihir Bakanlığı'yla başı derde girecekti.
Harry hâlâ yaşça küçük bir büyücüydü, büyücülük yasaları onun okul dışında sihre başvurmasını
yasaklıyordu. Sicili de pek temiz sayılmazdı. Sakinleşti.Fakat başka bir gün Petunia Teyze tüm Dursley’ler ile salonda otururken başıyla aniden Harryi işaret etti, Harry midesinin kasıldığını hissetti
"Bunun hain, çelimsiz bir görünüşü var. Köpeklerde de olur. Geçen yıl Albay Fubster'a bir tanesini
boğdurdum. Sıçan gibi bir şeydi. Cılız. Cinsi bozuk."
"Her şey kanda biter, geçen gün de diyordum ya. Kötü kan kendini belli eder. Şimdi, senin ailen
aleyhinde bir şey demiyorum, Petunia" - Petunia Teyze'nin kemikli elini kendi kürek gibi eliyle
okşadı, "ama kız kardeşin kötü tohumdu. En iyi ailelerde bile çıkar. Sonra da beş para etmez
biriyle kaçtı, işte sonucu karşımızda duruyor."
Harry gözlerini dikmiş tabağına bakıyordu, kulaklarında garip bir çınlama vardı. Süpürgenizi
kuyruğundan şifaca yakalayın, diye düşündü. Ama gerisini hatırlamıyordu. Marge Hala'nın sesi,
tıpkı Vernon Enişte'nin matkaplarından biri gibi, onu deliyordu sanki.
"Bu Potter," dedi Marge Hala yüksek sesle,. "Bana ne iş yaptığını hiç söylememiştiniz,
değil mi?"
Vernon Enişte ve Petunia Teyze son derece gergin görünüyorlardı. Hatta Dudley, ağzı açık,
annesiyle babasına bakmak için gözlerini pastasından bile ayırdı.
Vernon Enişte, Harry'ye belli belirsiz bir bakış atarak, "O-çalışmazdı," dedi. "İşsizdi."
"Düşündüğüm gibi!" dedi
"Aylak, metelik etmez, tembel bir otlakçı -"
' Değildi dedi Harry birden. Masaya bir sessizlik çöktü. Harry sapır sapır titriyordu. Hayatında
böyle öfkelenmemişti.
Vernon Enişte, bembeyaz olmuştu.
"Sen, çocuk," diye hırladı Harry'ye. "Yatağına, hadi -"
"Hayır, Vernon," diye hıçkırdı Marge Hala, elini havaya kaldırdı, minik kanlı gözlen Harry'ye
dikilmişti. "Devam et, çocuk, devam et. Anne babanla gurur duyuyorsun, öyle mi? Gidip kendilerini
bir araba kazasında öldürtüyorlar (sarhoştular herhalde) -"
Kendini bir anda ayağa dikilmiş bulan Harry, "Araba kazasında ölmediler!" dedi.
"Aıaba kazasında öldüler, seni pis küçük yalancı ve seni bu namuslu, çalışkan insanların başına
yük olmaya bıraktılar" diye feryadı bastı, öfkeyle şişmişti. "Sen küstah, nankör küçük -"
Marge Hala birden konuşmayı kesti. Bir an için söyleyecek söz bulamamıştı sanki. Şişiyor
gibiydi, ifade edilemez bir kızgınlıkla - ama şişmesi durmuyordu. Koca kırmızı yüzü genişlemeye
başladı, minik gözleri yerinden uğradı, ağ/ı da konuşamayacak kadar gerildi. Bir saniye sonra tüvit
ceketinin birkaç düğmesi yerlerinden fırlayıp duvarlardan sekti - dev bir balon gibi sinyordu,
göbeği tüvit kemerinden kurtulmuştu, parmaklarının her biri salam rulosu gibi olmuştu...
Onun bedeni iskemlesinden tavana doğru yükselmeye başlarken, Vernon Enişte ve Petuııia Teyze
aynıanda "MARGE!" diye feryadı bastılar. Artık Marge Hala yusyuvarlak olmuştu, domuz gözlü bir
cankurtaran şamandırasına benziyordu, havada süzülüp inme inmiş gibi sesler çıkarırken elleriyle
ayaklan garip bir şekilde iki yana açılmıştı. Ripper kayarak odaya girdi, deli gibi havladı.
"HAAYIIIIR!"
Vernon Enişte, Marge'ın ayaklarından birini yakalayıp onu yeniden aşağı çekmeye çalıştı, az daha
o da havalanıyordu. Bir saniye sonra Ripper ileri atlayıp dişlerini Vernon Enişte'nin bacağına
geçirmişti.
Harry, kimse onu durduramadan yemek odasından çılgın gibi çıktı, merdivenlerin altındaki dolaba
yöneldi. Eşyalarını hızlıca topladı ve aşağıya inip
. "Ben gidiyorum," dedi. "Artık canıma yetti." Bir an
sonra karanlık, sessiz sokaktaydı, kolunun altında Hedwig'in kafesi, ağır sandığını sürüklüyordu.
Sokakta nereye gideceğini bilmezken Hızır Otobüsü ile karşılaştı. Bu otobüs büyücülerin bindiği tüm her şeyi sarsarak ve tüm binaların, ağaçların, ondan kaçtıkları bir otobüstü. Harry bu otobüse bindi ve Londra' ya gitmek istediğini söyledi. Bu arada otobüs şoförü Ern ve yardımcısı Stan Azkaban Kalesinden kaçan Siriüs Black' den bahsediliyordu. Azkaban Kalesi, büyücü tutsakların kapatıldığı Azkaban muhafızları tarafından korunan korkunç bir yerdi. ve otobüste konuşulduğu kadarıyla Siriüs Black bir tek lânetle 13 muggle' i öldürmüştü. Ayrıca Harry Black' in Voldemort' un en önemli tetikçisi olduğunu öğrenmişti. (Voldemort Harry' nin anne ve babasını öldürmüş, Harry ise ölümden son anda kurtulmuştu,)harry  Londra' ya vardığında o onu sihir bakanı Cornelius Fudge bekliyordu. Harry onu görünce halasını şişirdiği için onu cezalandıracağını düşünüyordu. Oysa Fudge onu çok iyi karşılamış ve hemen Harry' i alıp Tom' un hanına götürüp yerleştirmiş ve güvenliğinin sağlanmasını istemişti. Harry buna çok şaşırmış ve ne olduğunu anlayamamıştı. Daha sonra okulu açılana kadar burada kalmıştı. Harry' nin en samimi arkadaşları Ron ve Harmionie okulun açılışına birkaç gün kala okul ihtiyaçlarını alacakları dükkanların bulunduğu Diagon Yoluna geleceklerdi. Harry okulun açılmasına birkaç gün kala gerçekten okul alış verişlerini yapmaya gittiğini Diagon Yolundan arkadaşlarıyla buluştu. Hepsi de tekrar birlikte oldukları için çok mutluydu. Okulun açılış günü geldiğinde Ron' un sihir bakanlığında görevli babası annesi ve kardeşleriyle birlikte Sihir Bakanlığı arabalarına bindiler. King's Cross yolculuğu, Harry'nin Hızır Otobüs'teki yolculuğuyla karşılaştırılınca fevkalade olaysız
sayılırdı. Sihir Bakanlığı arabaları neredeyse sıradan görünüyorlardı, ama Harry onların, Vernon
Enişte'nin yeni şirket arabasının kesinlikle geçemeyeceği boşluklardan fiiyrılabildiklerini fark etti.
King's Cross'a yirmi dakika erken vardılar. Bakanlık sürücüleri onlara bagaj arabaları buldu,
sandıklarını çıkardı. Sonra da şapkalarına dokunarak Mr VVeasley'ye selam verdiler ve arabalarına
binip gittiler. Nasıl olduysa, trafik ışıklarının önündeki yerinden kıpırdamayan araba kuyruğunun
başına geçivermeyi de becerdiler. istasyona Hogwarts Ekspresinin kalkacağı dokuz üç çeyrek peronuna gittiler. Bu perona geçmek için istasyonun içindeki özel bir duvardan (içinden) geçmek gerekiyordu. Mr VVeasley istasyona kadar Harry’nin burnunun dibinden ayrılmadı.
Çevrelerine bakarak, "Peki öyleyse," dedi, "madem bu kadar kalabalığız, ikişer ikişer geçelim.
Önce Harry ile ben gidiyoruz."
Mr Weasley dokuz ve onuncu peronlar arasındaki bölmeye doğru Harry'nin arabasını iterek yürüdü,
henüz dokuzuncu perona varmış olan 125 numaralı şehirlerarası trenle çok ilgilenmiş gibi
görünüyordu. Harry'ye anlamlı bir bakış atarak, kayıtsızca bölmeye yaslandı. Harry de onu taklit
etti.
Bir an sonra katı metalin içinden yanlamasına Peron Dokuz Üç Çeyrek'e geçmişlerdi. Başlarını
kaldırınca, çocuklarını trene kadar getirmiş cadılar ve büyücülerle dolu perona dumanlar saçan,
kıpkırmızı lokomotifi, yani Hogwarts Ekspresi'ni gördüler.
Percy ve Ginny aniden Harry'nin ardında belirdi.
Hogwarts Ekspresine binecekleri sırada Ron' un babası Harry' i kenara çekmiş Siriüs Black' in Harry' i öldürmek için Azkabandan kaçtığını ve kendisine çok dikkat etmesi gerektiğini söylemişti.
Hogwarts Ekspresin’de Harry, Ron ve Hermione koridorda yürümeye başladılar. Boş bir kompartıman arıyorlardı, ama
trenin en sonundaki dışında hepsi doluydu.
Bu kompartımanda sadece bir kişi vardı, pencerenin yanında mışıl mışıl uyuyan bir adam. Hany, Ron ve Hermione, eşikte kaldılar. Hogwarts Ekspresi genellikle öğrencilere mahsustu, yemek arabasını iten cadı hariç, bu trende daha önce hiç yetişkin görmemişlerdi.Yabancı son derece pejmürde, birçok yeri yamalı bir büyücü cüppesi giymişti. Hasta ve bitkin görünüyordu. Hayli genç olsa da, açık kestane rengi saçlan yer yer kırlaşmıştı.Pencereden en uzakta olan yerlere oturup kapıyı çekerek kapatırlarken, "Kim dersiniz?" dedi Ron fısıltıyla.Hermione hemen, "Profesör R. J. Lupin," diye fısıldadı.Yeni öğretmenleri karanlık sanatlara karşı savunma dersinden sorumlu idi
Uzun süren yolculuğun neredeyse tamamında profesör uyur durumdaydı. Akşama doğru Harry arkadaşlarına Black' i anlatırken birden ekspres durdu ve her yer karardı. "Susun!" dedi boğuk bir ses birden.Anlaşılan Profesör Lupin nihayet uyanmıştı. Harry onun köşesinde hareket ettiğini duyuyordu. Hiçbiri konuşmadı.Yumuşak bir çıtırtının ardından titreşen bir ışık kompartımanı doldurdu. Profesör Lupin elinde bir avuç alev tutuyor gibiydi. Bu alevler yorgun gri yüzünü aydınlatıyordu, ama gözlerinde tetikte ve uyanık bir takış vardı.Aynı boğuk sesle, "Olduğunuz yerde kalın," dedi-, avuç dolusu ateşini önünde tutarak yavaşça ayağa kalktı.Ama kapı, daha Lupin ona ulaşamadan ağır ağır Kapıda, Lupin' in elindeki titreşen alevlerle aydınlanmış olarak, boyu tavana kadar  varan pelerinli bir şekil duruyordu. Yüzü kukuletasının altına tamamen gizlenmişti. Harry'nin gözleri aşağı doğru kaydı ve gördüğü şey midesinin kasılmasına yol açtı. Pelerinden dışarı bir el çıkıyordu. Bu, ıslak ıslak parıldayan, grimsi, yapış yapış görünen, lekeli bir eldi. Suda çürümüş ölü bir şey gibi...Ne var ki, görünmesi bir saniye bile sürmedi. Pelerinin altındaki yaratık Harry'nin bakışını hissetmiş gibiydi.Sonra da kukuletanın altındaki şey  her neyse, uzun uzun, ağır ağır, hırıltıyla nefes aldı.çevresinden havadan da fazla bir şey emmek istiyor gibiydi.Üzerlerine yoğun bir soğuk çöktü. Harry göğsünde soluğunun sıkışıp kaldığını hissetti. Soğuk, derisinden de daha derinlere indi. Göğsünün içindeydi, kalbinin içinde..Harry'nin gözleri devrildi. Göremiyordu. Soğukta boğuluyordu. Kulaklarında su sesi gibi bir çağıldama vardı. Aşağı çekiliyordu, kükreme gittikçe aıtıyordu...Ve sonra uzaklardan feryatlar duydu, korkunç, korkmuş, yalvaran feryatlar. Bağıran her kimse, Harry ona yardım etmek istiyordu. Kollarını oynatmava çalıştı, ama oynatamadı... Kalın, beyaz bir sis çevresinde, içinde anafor gibi dönüyordu -"Harry! Harry! İyi misin?"Biri yüzünü tokatlıyordu."N-ne?"Harry gözlerini açtı. Üstünde fenerler vardî, yer sarsılıyordu - Hogwarts Ekspresi yeniden yola koyulmuş, ışıklar yanmıştı.  Harry birden soyunmuş bir etleri dökülen bir el gördüğünü hatırladı ve bayıldı.
Ayrıldığında ona Prof. Lupin çikolata yediriyordu. Harry hissettiği yoğun soğukluğu ve korkuyu hatırlayınca tekrar ürperdi. Bunlar Azkanban muhafızları ruh emicilerdi. Ekspresi kontrol etmişlerdi. Black' in orda olamadığından emin olunca çekip gitmişlerdi. Böylece Hogwarts' a ulaştılar. Hogwarts bıraktıkları gibiydi. Birinci sınıflar için seçmeler yapılmış, Harry, Ron ve Hermonie bunu kaçırmışlardı. Hogwarts' un çevresi de Black yüzünden ruh emiciler tarafından sarılmış ve korunuyordu. Okul müdürü babacan Prof.Dumbledore ruh emicilerin okul içinde olmalarından pek hoşlanmamıştı. Çocukların rahatsız olacaklarını düşünerek tüm öğrenciler büyük salonda toplanmışlar, Prof. Dumbledore genel konuşmasını yaptı. Yeni öğretmenler tanıtıldı böylece Hogwarts' da 3. yıllarına başlamış oldular. Doğal olarak bir çok yeni dersleri de vardı. Yoğun bir koşturmacanın içine girdiler. Özellikle Hermonia mümkün olamayacak bir iş başarıyordu. Harry ve Ron' un iki katı ders alıyordu. Üstelik dersleri aynı saatteydi. Bunu nasıl başardığını Harry ve Ron anlamıyorlardı, ama üstünde de durmuyorlardı. Bu arada Quidditch maçları için antrenmanlara başlamışlardı. İlk maçta Harry' nin takımı Gryfindor ve Hufflepuff' la karşı karşıya gelmişti. Gryfindor yıllardır şampiyonluğu alamadığı için bu maç çok önemliydi. Maç başladı Harry takımının en iyi arayıcısıydı. (Babası gibi) Hava çok kötü soğuk karanlık ve yağmurluydu. Snicth en küçük toptu, süpürgelerine atlayıp onu yakalamak zorundaydılar. Harry' nin süpürgesi Nimbus güzel ve kaliteli bir süpürgeydi. Harry maç sırasında Snitch' in peşinde koşarken birden ekspreste hissettiği duyguyu hissetti ve bayılarak 15 m' den  düştü. Harry baygınken anne ve babasının sesini duydu. Ölmeden önce kendisini korumaya çalışmalarının sesleriydi. Harry' i hemen hastane kısmına götürdüler. Allah' tan canını tehlikeye atacak bir şey yoktu. Olay yine aynıydı. Maç sırasında sahaya birkaç ruh emici girmişti ve Harry yine aynı duruma düşmüştü. Harry bunu nasıl atlatacağını ve ruh emicilere karşı nasıl direneceğini bilmiyordu. Bunun için Prof. Lupin' den yardım istedi. Prof. Lupin ona dersler dışında yardımcı olmaya söz verdi.

Bu arada Noel tatili geldi. Harry' nin gidebileceği bir yer yoktu. Noel' de Hogwarts' da kalacak birkaç öğrenciden biriydi. (Harry' nin maç sırasında Nimbus süpürgesi kırılmıştı.) Bu arada baykuşlarla Noel hediyeleri gelmeye başladı. Harry' ye gelen hediye son model bir süpürgeydi ve kimin gönderdiği belli değildi.  Noel gecesinde herkes bir yere gitti. Okulda sadece Harry ile beraber dört öğrenci ve yedi öğretmen kalmıştı. Noel tatili bitiminde Harry' nin arkadaşları döndü. Yalnız Prof. Lupin ayda bir kez rahatsızlanıyor ve izin alıyordu. Bu yüzden ruh emicilere karşı aldığı Patronus dersleri aksıyordu. Buna Prof. Snape (İksir hocası) Prof. Lupin' ge bazı iksirler hazırlıyor ve dinleniyordu. Tekrar derslerle beraber Quiddicth maçı antremanlarıda başlamıştı. Son maçları vardı ve şampiyonluk için son şanslarıydı. Hermoniae' nın kedisi Crookshanks ile Ron' un faresi Scaberes' ın kavgaları yüzünden Ron ve Hermonie küsmüştü ( crookshanks hermione'nin diagon yolundan aldığı sarman bir kedidir ve yıllardır o dükkanda sahip bulmayı bekliyordurki sonunda hermione onu almıştır.scrabes ise ron un uykucu faresidir ve yıllardır weasley ailesinin yanında kalıyordur.) Harry bazı geceler şamarcı ağacın altında kedi Crookshanks' ın yanında büyük siyah bir köpek görüyordu. Ama köpek hemen kayboluyordu. Harry Black yüzünden tamamen korunmaya almıştı. Özellikle akşamları karanlıktan sonra dışarı çıkması tamamen yasaklanmıştı. Bir gece yine Harry Ron ve Hermonie Harry' nin görünmezlik pelerini ile Hagrid' in yanına gidiyorlardı. O sırada Cronkhanks fare Scabers' i fark etmiş ve kovalamaya başlamıştı. Görünmezlik pelerini altında onlara seslenmelerine rağmen durduramamışlardı. Pelerinin altından da çıkamıyorlardı. Çünkü görünürlerse akşam çıktıkları için ceza alırlardı. Bu sırada Scabers şamarcı ağacın altındaki boşluğa girmiş Crookshanks' de peşinden girmişti.tam o sırada büyük simsiyah bir köpek ron'un bacağından tuttuğu gibi şamarcı söğüt ün kovuğundan içeri atladı. harry ve hermionede bunu denediler ancak şamarcı söğüt inatçıydı. çocukları içeri sokmaya pek niyeti yokmuş gibi görünüyordu. son anda büyük bir kargaşayla birlikte kovuktan içeri girmeyi başardılar.     İçeride mağara gibi bir hol vardı. Bir odaya girdiklerinde ron ile karşılaştılar. ron onlara 'kaçın bu bir tuzak o bir köpek değil o sirius black dediyse de artık çok geçti. sirius blackin yıpranmış, soğuk yüzünü ve delici bakışlarını gördüler. Ve tabi ki çok korktular. Black onları odada tutuğu sırada Prof. Lupin' de odaya girdi. Cronkhanks Black' in yanından hiç ayrılmıyordu. Black ısrarla üzerlerine saldırıyor son cinayeti de işlemesi gerektiğini söylüyordu. Ama bu arada Harry' e sürekli suçlu olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Ayrıca Lupin yaptığı bir büyü ile çocukların elindeki asalarını düşürmüştü. Bu tartışmalar sürerken ve Harry' nin aklı karma karışıkken birden profesör severus snape içeri girdi. en az black kadar delirmiş görünüyordu... işte diye bağırdı. işte seni yakaladım black yıllardır bekliyordum bu anı dedi. o an olan oldu harry ron ve hermione asalarını yerden alıp aynı anda snape e büyü yapmışlardı. bunu neden yaptıklarını bilmiyorlardı. içgüdüsel  olaraktı herhalde. black harry ye baktı her şeyi anlatmaya başladı. anlattıklarına göre;   Harry' nin babası James Potter, Prof. Lupin, Siriüs, Black ve peter petigrew  çok iyi dört arkadaştılar ve dördüde çeşitli hayvanlara dönüşebiliyorlardı. Dördüde Hogwarts' ın en iyi öğrencileri ve çok iyide dosttular. zümrüdü anka yoldaşlığına bile üyelerdi. ( o dönemlerde voldemort güçlenmişti herşeyi herkesi yıkıp geçiyordu.  sadece ona katılmak isteyenleri affediyor ve onları da birer ölüm yiyen yapıyordu.zümrüdü anka yoldaşlığı da voldemorta karşı çıkan ona katılmak istemeyen insanların grubuydu o dönemin önde gelen büyücüleri seherbazları bu gruba üyeydi. james, eşi ve arkadaşlarıda bu gruba katılmışlardı. jamesle eşi lily defalarca voldemortun elinden kurtulmuşlardı. ) ancak peter voldemorttan korkup onların kaldığı saklandığı yeri voldemorta söyledi. voldemort tabiki de   Harry' nin anne ve babasını öldürmüştü. daha sonra kaçan peter siriusa yakalanmış ve sirius potter ları sattı bunu nasıl yaptın sirius deyip her yeri havaya uçurmuş bu sırada da baş parmağını kaybetmişti.Yani gerçek suçlu Siriüs Black değildi. O her zaman Potter' ların en iyi dostu olmuş ve hep öyle kalmıştı. şimdi ise harry Azkaban Kalesine gerçek götürecekleri insanın Peter  olduğunu nasıl anlatacaklarını düşünüyorlardı. ancak peter ın hala insan olup olmadığını bilmiyorlardı. lupin ve sirius peter i insana dönüştürdüler. harry hala kime inanması gerektiğini bilmiyordu. sirius asasını çekip peter ı öldürecekken harry onu durdurdu. artık harry siriusa inanıyordu. snape i ve peter ı bağlayıp hogwarts a götüreceklerdi.  Ayrıca Harry olaylar sırasında Black' in onun vaftiz babası olduğunu ve babasının Harry' i Black' e emanet ettiği için eğer kurtulursa gerçek velisinin Black olacağı teyzesinin yanına bir daha dönmeyeceğini düşünmek onu çok mutlu etmişti. Ayrıca öğrendiği diğer önemli bir şey Prof. Lupin' nin bir kurt adam olduğuydu. Eğer Hogwarts' a ulaşabilirlerse Prof. Dumlodere onlara yapmaları gerekeni söylerdi. Böylece hep birlikte yola çıktılar. Tam o sırada bir karışıklık oldu ve Peter tekrar fare haline dönüşerek kaçtı. Prof. Lupin' de iksirini içmediğinden kurt adama dönüştü ve  harry nin üstüne yürümeye başladı. black animagus a dönüşerek köpek oldu ve lupin i engellemeye çalıştı. Böylece baygın Prof.Snape, Harry, Hermonie,bacağı kırık Ron ve kedi Croonkhanks ortada  kaldı. tam o sırada bir haykırış duydular harry koşarak gitti ve haykıranın  sirius olduğunu anladı.birden harry onları gördü. soğukluk hissetti bacaklarında üstüne geliyorlardı umudu emen yaratıklar. en az 100 tanelerdi. lupin den öğrendiği büyüyü kullanacaktı bağırdı expecto ptronum hiç bir işe yaramamıştı. yanına hermione de geldi. bağırdılar. olmadı işe yaramıyordu hermione yere yığıldı.harry de öyle. birtakım  seslerle uyandılar. hastane kanadındaydılar. ron hermione ve harry yatklarında uzanıyorlardı. Black ise yukarıda bir odada gözlem altına alınmıştı. snape içeri girdi. ve Black' i hemen ruh emicilere vermeleri gerektiğini söyleyip duruyordu. Tam bu sırada Prof. Dumbledore de geldi. Onlara inandığını ve olayların gerçeğini bildiğini ama kesin kanıtları olmadan bir şey yapamayacağını söyledi. Ama Black' i kurtarabileceklerini söyledi ve hermione ye bakıp ne yapman gerektiğini biliyorsun 3 kere çevirsen yeterli olacaktır dedi. hermione cebinden bir kolye çıkardı. Bu zamanı geri döndürüyordu. Ron hala baygın olduğu için onlara katılamayacaktı. Hermione ve Harry zamanı 10 saat geriye almışlardı. kimselere görünmeden öldürülecek olan  Hagrid' in şagagasını alarak onu uçurdular ve Black' i kaçırdılar. geri dönmüşlerdi. Kimse siriusun  nasıl kaybolduğunu anlayamadı. Çünkü zamanı geri çevirmeyi çok az insan yapabilirdi ve bu sır Prof. Dumbledore, Harry ve Hermione arasında bir sır olarak kaldı. Ama bu arada Peter kaçmıştı. gende 2 tane canı kurtarmışlardı. Okul bitmişti, Gryfindor şampiyon olmuştu ve en önemlisi Harry' nin güvenebileceği vaftiz babası Black vardı ve arada sırada Black Harry' e haber gönderiyor ve suçsuzluğunu ispatlayıp ruh emicilerden kurtulduğu zaman onu yanına alacağını söylüyordu. Harry artık mutluydu. (Teyzesine gitmek zorunda olsa bile) baykuşu Hedwig' in kafesi elinde istasyona gelmiş ve eniştesi Vernon onu karşılamıştı. doğrusunu söylemek gerek irse harry ilk defa evine dönerken bu kadar mutluydu.

Kitabın Kahramanları:
Harry Potter : Hikayemizin kahramanı
Ron Weasley : Harry’nin en iyi arkadaşı
Hermione: Çok konuşan zeki akıllı  ve büyüleri iyi bilen bir kız çocuğu Sonradan Harry ve Ron’un arkadaşı olmuştur
Petunia Dursley : Harry’nin Teyzesi
Vernon Dursley : Harry’nin eniştesi
Dudley Dursley : Dursleyler'in biricik ve şımarık oğlu
Hagrid : Harry’i çok seven iri yarı bir bahçıvan-öğretmen
Mrs. MacGanogall : Hogwards Büyücülük Okulu Müdür YardımcısıProf. Dumbledore : Hogwards Büyücülük Okulu Müdürü"Profesör R. J. Lupin Savunma dersi öğretmeniSirius Black  Harry’nin vaftiz babası

Özeleştiri

Harry Potter serisinin en gizemli ,sonu en tahmin edilemeyen hem sürükleyici hemde duygusal kitabı.
Konu ve anlatım okuduğum bir çok kitaba göre iyi.
Azkaban tutsağı İlk üç kitap içinde favorim çünkü ilk kez bu kadar karanlık, zekice ve karmaşık olaylar.

Bu kitapta büyücülük dünyasına dair yepyeni şeyler göreceksiniz.Önceki kitaplarla kıyasladığımda bu dünya artık iyice büyüdü. Göze ilk çarpan yeni büyüler ve yeni öğretmenler çok eğlenceli.
Harry'nin geçmişine dair yeni bilgilerse  hikâyeyi bambaşka bir seviyeye taşımış
İlk kez Azkaban Tutsağı'nda ortaya çıkan; karşısına çıktığı insanın tüm yaşam sevincini çekip alan, bazı durumlarda da kişinin ruhunu emerek geride içi boş bir kabuk bırakan ve ancak mutlulukla yenilen Ruh Emici'ler, bu kitabın temalarını özetliyor.

Ölüm cezası ve bunun toplumdaki yeri de kitabın ana temalarından. Bir Ruh Emici'nin öptüğü kişinin ruhunu emip alarak onu bir bitki, bir kabuk olarak bırakması, idam cezası anlamına geliyor. Ve Sirius Black, Ruh Emici Öpücüğü'ne çarptırılıyor. Kitap aynı zamanda geleceğin bilinemeyeceğini ve zamanın değeriyle, duygularla ve onları kontrol etmeyi öğrenmekle, öfke ve korkunun doğuracağı çaresizlikle ve en karanlık zamanlarda bile umut bulmakla ilgili.

Azkaban Tutsağı sadece bir çocuğun ya da ergenin:) değil de bir yetişkinin merakını ,ilgisini çekip okunabilir ilk Harry Potter kitabı bana göre.Zaten kahramanlarda her kitapta dahada büyüyorlar.
Kitaba yayılmış olayları tahmin etmek çok güç.buda okumayı çok eğlenceli hale getiriyor
Sadece bu kitabı ben yazacak kadar şanslı olsaydım zamanı geri çevrimek yerine farklı bir  çözümle yine aynı sona varmayı isterdim çünkü zamanın geri çevrilmesi madem mümkün dahada eskilere gidip voldemortun hiç zarar veremeyeceği bir duruma getirilmesi sağlanmalıdır ki o zaman da bu kitap serisi olmazdı .dolayısıyla zaman geri çevirme kitabın sonu demek aslında ve olayların ouma mantığına ters.mantıksızdı bayan Rowling hadi kabul et.Tıpki hermioninin ronla evlenmesi gibi:)aslında halama göre yakışıyorlar ama sanki Harry ile bir son daha iyi olmazmıydı.neyse bu aşk durumları ödevde olmayacak neyseki:)


  




2 yorum: