Harry Potter birçok açıdan son derece sıra dışı bir
çocuktu.. Bir büyücüydü.
Büyü-dışı insanlar (ki genellikle Muggle diye
bilinirler) ortaçağda büyüden özellikle korkarlardı, ama onu tanımakta pek de
başarılı değildiler. Gerçek bir cadı ya da büyücüyü yakaladıkları ender
durumlarda, yakmanın hiç mi hiç etkisi olmazdı. Cadı ya da büyücü basit bir
Alev Dondurma Büyüsü uygular, sonra da, bir yandan hafif, gıdıklayıcı bir
hissin keyfini çıkarırken, bir yandan da acıyla haykırıyor taklidi yapardı.
Hatta Acayip Wendelin yakılmaktan öyle hoşlanırdı ki, çeşitli kılıklara
bürünmüş olarak tam kırk yedi kere kendisini yakalamalarına izin vermişti.
Harry Hogwarts' da 3. sınıfa geçmişti. Yaz tatili
olduğundan teyzesinin evindeydi. Dursley
ailesi, Harry’nin yaz tatillerinden hoşlanmayışının nedeniydi. Vernon Enişte,
Petunia Teyze ve oğulları Dudley, Harry’nin hayattaki tek akrabalarıydı. Hepsi
Muggle’dı .Ama burada olmak zorunda olmaktan ve yaz tatillerinden
nefret ediyordu. Çünkü teyzesi onun farklı olmasından ve büyücülük okulu
Hogwarts' a gitmesinden hiç de memnun değildi. Harry’nin
cadı ve büyücü olan ölmüş annesiyle babasının adı, Dursley’lerin çatısı altında
asla anılmazdı. Petunia Teyze ve Vernon Enişte yıllar boyunca Harry’yi mümkün
olduğunca ayak altında çiğneyerek içindeki sihri ezebileceklerini umut
etmişlerdi. Ama, hiddetten köpürseler de başarıya erişememişlerdi ve şimdi de
ya birisi Harry’nin hayatının son iki yılını Hogwarts Cadılık ve Büyücülük
Okulu’nda geçirdiğini anlarsa diye dehşet içinde yaşıyorlardı. Bugünlerde
Dursley’lerin en fazla yapabildiği şey, Harry’nin büyü kitaplarını, asasını,
kazanını ve süpürgesini yaz tatilinin başında saklayarak komşularla konuşmasını
yasaklamaktı.
Büyü kitaplarından böylece ayrılmak Harry için gerçek bir sorun oluşturuyordu, çünkü Hogwarts’taki öğretmenleri tatil için ona bir sürü ev ödevi vermişti. Kompozisyonlardan birini, Ufalma İksiri hakkındaki baş belası kompozisyonu, en sevmediği öğretmeni Profesör Snape için yazması gerekiyordu.
Büyü kitaplarından böylece ayrılmak Harry için gerçek bir sorun oluşturuyordu, çünkü Hogwarts’taki öğretmenleri tatil için ona bir sürü ev ödevi vermişti. Kompozisyonlardan birini, Ufalma İksiri hakkındaki baş belası kompozisyonu, en sevmediği öğretmeni Profesör Snape için yazması gerekiyordu.
Büyücülerin
Hogwarts dışında mugglelara ( büyü dışı insanlar ) büyü yapmaları yasaktı. Ama
bu tatil Harry bu yasağı ihlal etti.
Marge Hala,
Vernon Enişte'nin kardeşiydi. Harry ile onun arasında kan bağı olmadığı halde ömür
boyu ona "hala" demeye zorlanmıştı. Marge
Hala kent
dışında, buldok yetiştirdiği büyük bahçeli bir evde otururdu. Privet Drive'da
pek
kalmazdı, çünkü kıymetli köpeciklerini bırakmaya içi
elvermezdi, ama onun ziyaretlerinin her biri Harry için korkunçtu
Dudle’nin beşinci doğum günü
partisinde Marge Hala, Harry'nin, yeğenini müzikli biblolar
oyununda
yenmesini önlemek için bastonuyla incik kemiklerine vurmuştu. Birkaç yıl sonra Noel'de
gelmiş,
Dudley'ye bilgisayarlı bir robot, Harry'ye de köpek bisküvisi getirmişti. Onun
Hogwarts'a
başlamasından
bir önceki yılda yaptığı son ziyarette Harry kazayla en sevdiği köpeğinin
patisine
basmıştı.
Ripper, Harry'yi bahçeye kadar kovalamış, o da bir ağaca tırmanmıştı ve Marge
Hala saat
gece yarısını
geçene kadar onu çağırmayı reddetmişti. Bu olayın anısı hâlâ Dudley'nin
gözlerinin
gülmekten yaşarmasına
yol açıyordu. Vernon Enişte,bu
tatil henüz misafir
gelmeden "Marge'la konuşurken terbiyeni takınacaksın."demişti ve
beklenen misafir Marge Hala gelmişti. Vernon Enişte'ye çok benziyordu: İriyan,
kalıplı ve mor yüzlüydü,
hatta
kardeşininki kadar gür olmasa bile bir bıyığı da vardı. Bir elinde muazzam
büyüklükte bir
bavul
tutuyordu, diğer kolunun altına da ihtiyar ve kötü huylu bir buldok
sıkıştırmıştı.
Üçüncü gün
öğle yemeğinde, "Çocuk böyle oldu diye kendini suçlamamalısın,
Vernon," demişti.
"Eğer
insanın içinde bir çürüme varsa, kimsenin elinden bir şey gelmez."
Harry dikkatini yemeğe vermeye çalıştı, ama
elleri titriyordu, yüzü de öfkeden kızarmaya
başlamıştı. "Yetiştirmenin
temel kurallarından biridir bu," dedi. "Köpeklerde hep görülür. Eğer
dişi köpekte bir
bozukluk
varsa, yavrusunda da olur -"
Tam o anda
Marge Hala'nın şarap kadehi elinde patladı. Cam parçacıkları dört bir yana
uçuştu,
Marge Hala
abuk sabuk sesler çıkardı, gözlerini kırpıştırdı, koca kırmızı yüzü sırılsıklam
olmuştu.
Petunia Teyze,
"Marge!" diye cikledi. "Marge, iyi misin?"
Marge Hala
yüzünü peçetesiyle silerek, "Endişelenecek bir şey yok," dedi.
"Fazla sıkmış olmalıyım.
Geçenlerde
Albay Fubster'm evinde de aynı şeyi yaptım. Yaygaraya gerek yok;. Petunia,
sıktım mı
sıkarım..."
Ama hem
Petunia Teyze, hem de Vernon Enişte şüpheyle Harry'ye bakıyorlardı, o da
pudinginden
vazgeçip
mümkün olduğu kadar erkenden masadan kaçmaya karar verdi.
Hole
çıktığında duvara yaslanıp derin derin nefes aldı. Kontrolünü kaybedip bir şeyi
patlatmayalı
çok olmuştu.
Bir daha böyle bir olayı kaldıramazdıeğer bu şekilde devam ederse, Sihir
Bakanlığı'yla başı derde girecekti.
Harry hâlâ
yaşça küçük bir büyücüydü, büyücülük yasaları onun okul dışında sihre
başvurmasını
yasaklıyordu.
Sicili de pek temiz sayılmazdı. Sakinleşti.Fakat başka bir gün Petunia Teyze tüm Dursley’ler ile salonda otururken başıyla aniden Harr’yi işaret
etti, Harry midesinin kasıldığını hissetti
"Bunun
hain, çelimsiz bir görünüşü var. Köpeklerde de olur. Geçen yıl Albay Fubster'a
bir tanesini
boğdurdum.
Sıçan gibi bir şeydi. Cılız. Cinsi bozuk."
"Her şey
kanda biter, geçen gün de diyordum ya. Kötü kan kendini belli eder. Şimdi,
senin ailen
aleyhinde bir
şey demiyorum, Petunia" - Petunia Teyze'nin kemikli elini kendi kürek gibi
eliyle
okşadı,
"ama kız kardeşin kötü tohumdu. En iyi ailelerde bile çıkar. Sonra da beş
para etmez
biriyle kaçtı,
işte sonucu karşımızda duruyor."
Harry
gözlerini dikmiş tabağına bakıyordu, kulaklarında garip bir çınlama vardı.
Süpürgenizi
kuyruğundan
şifaca yakalayın, diye düşündü. Ama gerisini hatırlamıyordu. Marge Hala'nın
sesi,
tıpkı Vernon
Enişte'nin matkaplarından biri gibi, onu deliyordu sanki.
"Bu
Potter," dedi Marge Hala yüksek sesle,. "Bana ne iş yaptığını hiç
söylememiştiniz,
değil
mi?"
Vernon Enişte
ve Petunia Teyze son derece gergin görünüyorlardı. Hatta Dudley, ağzı açık,
annesiyle
babasına bakmak için gözlerini pastasından bile ayırdı.
Vernon Enişte,
Harry'ye belli belirsiz bir bakış atarak, "O-çalışmazdı," dedi.
"İşsizdi."
"Düşündüğüm
gibi!" dedi
"Aylak,
metelik etmez, tembel bir otlakçı -"
' Değildi dedi
Harry birden. Masaya bir sessizlik çöktü. Harry sapır sapır titriyordu.
Hayatında
böyle öfkelenmemişti.
Vernon Enişte,
bembeyaz olmuştu.
"Sen,
çocuk," diye hırladı Harry'ye. "Yatağına, hadi -"
"Hayır,
Vernon," diye hıçkırdı Marge Hala, elini havaya kaldırdı, minik kanlı
gözlen Harry'ye
dikilmişti.
"Devam et, çocuk, devam et. Anne babanla gurur duyuyorsun, öyle mi? Gidip
kendilerini
bir araba
kazasında öldürtüyorlar (sarhoştular herhalde) -"
Kendini bir
anda ayağa dikilmiş bulan Harry, "Araba kazasında ölmediler!" dedi.
"Aıaba
kazasında öldüler, seni pis küçük yalancı ve seni bu namuslu, çalışkan
insanların başına
yük olmaya bıraktılar" diye feryadı bastı,
öfkeyle şişmişti. "Sen küstah, nankör küçük -"
Marge Hala
birden konuşmayı kesti. Bir an için söyleyecek söz bulamamıştı sanki. Şişiyor
gibiydi, ifade
edilemez bir kızgınlıkla - ama şişmesi durmuyordu. Koca kırmızı yüzü
genişlemeye
başladı, minik
gözleri yerinden uğradı, ağ/ı da konuşamayacak kadar gerildi. Bir saniye sonra
tüvit
ceketinin
birkaç düğmesi yerlerinden fırlayıp duvarlardan sekti - dev bir balon gibi sinyordu,
göbeği tüvit
kemerinden kurtulmuştu, parmaklarının her biri salam rulosu gibi olmuştu...
Onun bedeni
iskemlesinden tavana doğru yükselmeye başlarken, Vernon Enişte ve Petuııia
Teyze
aynıanda
"MARGE!" diye feryadı bastılar. Artık Marge Hala yusyuvarlak olmuştu,
domuz gözlü bir
cankurtaran
şamandırasına benziyordu, havada süzülüp inme inmiş gibi sesler çıkarırken
elleriyle
ayaklan garip
bir şekilde iki yana açılmıştı. Ripper kayarak odaya girdi, deli gibi havladı.
"HAAYIIIIR!"
Vernon Enişte, Marge'ın ayaklarından birini yakalayıp onu yeniden aşağı
çekmeye çalıştı, az daha
o da
havalanıyordu. Bir saniye sonra Ripper ileri atlayıp dişlerini Vernon
Enişte'nin bacağına
geçirmişti.
Harry, kimse
onu durduramadan yemek odasından çılgın gibi çıktı, merdivenlerin altındaki
dolaba
yöneldi.
Eşyalarını hızlıca topladı ve aşağıya inip
. "Ben
gidiyorum," dedi. "Artık canıma yetti." Bir an
sonra
karanlık, sessiz sokaktaydı, kolunun altında Hedwig'in kafesi, ağır sandığını
sürüklüyordu.
Sokakta nereye gideceğini
bilmezken Hızır Otobüsü ile karşılaştı. Bu otobüs büyücülerin bindiği tüm her
şeyi sarsarak ve tüm binaların, ağaçların, ondan kaçtıkları bir otobüstü. Harry
bu otobüse bindi ve Londra' ya gitmek istediğini söyledi. Bu arada otobüs
şoförü Ern ve yardımcısı Stan Azkaban Kalesinden kaçan Siriüs Black' den
bahsediliyordu. Azkaban Kalesi, büyücü tutsakların kapatıldığı Azkaban
muhafızları tarafından korunan korkunç bir yerdi. ve otobüste konuşulduğu
kadarıyla Siriüs Black bir tek lânetle 13 muggle' i öldürmüştü. Ayrıca Harry
Black' in Voldemort' un en önemli tetikçisi olduğunu öğrenmişti. (Voldemort
Harry' nin anne ve babasını öldürmüş, Harry ise ölümden son anda
kurtulmuştu,)harry Londra' ya vardığında o onu sihir bakanı Cornelius
Fudge bekliyordu. Harry onu görünce halasını şişirdiği için onu cezalandıracağını
düşünüyordu. Oysa Fudge onu çok iyi karşılamış ve hemen Harry' i alıp Tom' un
hanına götürüp yerleştirmiş ve güvenliğinin sağlanmasını istemişti. Harry buna
çok şaşırmış ve ne olduğunu anlayamamıştı. Daha sonra okulu açılana kadar
burada kalmıştı. Harry' nin en samimi arkadaşları
Ron ve Harmionie
okulun açılışına birkaç gün kala okul ihtiyaçlarını alacakları dükkanların
bulunduğu Diagon Yoluna geleceklerdi. Harry okulun açılmasına birkaç gün kala
gerçekten okul alış verişlerini yapmaya gittiğini Diagon Yolundan
arkadaşlarıyla buluştu. Hepsi de tekrar birlikte oldukları için çok mutluydu.
Okulun açılış günü geldiğinde Ron' un sihir bakanlığında görevli babası
annesi ve kardeşleriyle birlikte Sihir Bakanlığı arabalarına
bindiler. King's
Cross yolculuğu, Harry'nin Hızır Otobüs'teki yolculuğuyla karşılaştırılınca
fevkalade olaysız
sayılırdı. Sihir Bakanlığı arabaları neredeyse sıradan görünüyorlardı,
ama Harry onların, Vernon
Enişte'nin yeni şirket arabasının kesinlikle geçemeyeceği boşluklardan
fiiyrılabildiklerini fark etti.
King's Cross'a yirmi dakika erken vardılar. Bakanlık sürücüleri onlara
bagaj arabaları buldu,
sandıklarını çıkardı. Sonra da şapkalarına dokunarak Mr VVeasley'ye selam
verdiler ve arabalarına
binip gittiler. Nasıl olduysa, trafik ışıklarının önündeki yerinden
kıpırdamayan araba kuyruğunun
başına geçivermeyi de becerdiler. istasyona Hogwarts Ekspresinin kalkacağı dokuz
üç çeyrek peronuna gittiler. Bu perona geçmek için istasyonun içindeki özel bir
duvardan (içinden) geçmek gerekiyordu. Mr
VVeasley istasyona kadar Harry’nin burnunun dibinden ayrılmadı.
Çevrelerine bakarak, "Peki öyleyse," dedi, "madem bu kadar
kalabalığız, ikişer ikişer geçelim.
Önce Harry ile ben gidiyoruz."
Mr Weasley dokuz ve onuncu peronlar arasındaki bölmeye doğru Harry'nin
arabasını iterek yürüdü,
henüz dokuzuncu perona varmış olan 125 numaralı şehirlerarası trenle çok
ilgilenmiş gibi
görünüyordu. Harry'ye anlamlı bir bakış atarak, kayıtsızca bölmeye
yaslandı. Harry de onu taklit
etti.
Bir an sonra katı metalin içinden yanlamasına Peron Dokuz Üç Çeyrek'e
geçmişlerdi. Başlarını
kaldırınca, çocuklarını trene kadar getirmiş cadılar ve büyücülerle dolu
perona dumanlar saçan,
kıpkırmızı lokomotifi, yani Hogwarts Ekspresi'ni gördüler.
Percy ve Ginny aniden Harry'nin ardında belirdi.
Hogwarts Ekspresine binecekleri
sırada Ron' un babası Harry' i kenara çekmiş Siriüs Black' in Harry' i öldürmek
için Azkabandan kaçtığını ve kendisine çok dikkat etmesi gerektiğini
söylemişti.
Hogwarts
Ekspresin’de Harry, Ron ve Hermione koridorda yürümeye başladılar. Boş bir
kompartıman arıyorlardı, ama
trenin en sonundaki dışında hepsi doluydu.
Bu kompartımanda sadece bir kişi vardı, pencerenin yanında mışıl mışıl
uyuyan bir adam. Hany, Ron ve Hermione, eşikte kaldılar. Hogwarts Ekspresi
genellikle öğrencilere mahsustu, yemek arabasını iten cadı hariç, bu trende
daha önce hiç yetişkin görmemişlerdi.Yabancı son derece pejmürde, birçok yeri
yamalı bir büyücü cüppesi giymişti. Hasta ve bitkin görünüyordu. Hayli genç
olsa da, açık kestane rengi saçlan yer yer kırlaşmıştı.Pencereden en uzakta
olan yerlere oturup kapıyı çekerek kapatırlarken, "Kim dersiniz?"
dedi Ron fısıltıyla.Hermione hemen, "Profesör R. J. Lupin," diye
fısıldadı.Yeni
öğretmenleri karanlık sanatlara karşı savunma dersinden sorumlu idi
Uzun süren yolculuğun neredeyse tamamında profesör uyur durumdaydı. Akşama
doğru Harry arkadaşlarına Black' i
anlatırken birden ekspres durdu ve her yer karardı. "Susun!"
dedi boğuk bir ses birden.Anlaşılan Profesör Lupin nihayet uyanmıştı. Harry
onun köşesinde hareket ettiğini duyuyordu. Hiçbiri konuşmadı.Yumuşak bir
çıtırtının ardından titreşen bir ışık kompartımanı doldurdu. Profesör Lupin
elinde bir avuç alev tutuyor gibiydi. Bu alevler yorgun gri yüzünü
aydınlatıyordu, ama gözlerinde tetikte ve uyanık bir takış vardı.Aynı boğuk
sesle, "Olduğunuz yerde kalın," dedi-, avuç dolusu ateşini önünde
tutarak yavaşça ayağa kalktı.Ama kapı, daha Lupin ona ulaşamadan ağır ağır Kapıda,
Lupin' in elindeki titreşen alevlerle aydınlanmış olarak, boyu tavana kadar varan pelerinli bir şekil duruyordu. Yüzü
kukuletasının altına tamamen gizlenmişti. Harry'nin gözleri aşağı doğru kaydı
ve gördüğü şey midesinin kasılmasına yol açtı. Pelerinden dışarı bir el
çıkıyordu. Bu, ıslak ıslak parıldayan, grimsi, yapış yapış görünen, lekeli bir
eldi. Suda çürümüş ölü bir şey gibi...Ne var ki, görünmesi bir saniye bile
sürmedi. Pelerinin altındaki yaratık Harry'nin bakışını hissetmiş gibiydi.Sonra
da kukuletanın altındaki şey her neyse,
uzun uzun, ağır ağır, hırıltıyla nefes aldı.çevresinden havadan da fazla bir
şey emmek istiyor gibiydi.Üzerlerine yoğun bir soğuk çöktü. Harry göğsünde
soluğunun sıkışıp kaldığını hissetti. Soğuk, derisinden de daha derinlere indi.
Göğsünün içindeydi, kalbinin içinde..Harry'nin gözleri devrildi. Göremiyordu.
Soğukta boğuluyordu. Kulaklarında su sesi gibi bir çağıldama vardı. Aşağı
çekiliyordu, kükreme gittikçe aıtıyordu...Ve sonra uzaklardan feryatlar duydu,
korkunç, korkmuş, yalvaran feryatlar. Bağıran her kimse, Harry ona yardım etmek
istiyordu. Kollarını oynatmava çalıştı, ama oynatamadı... Kalın, beyaz bir sis
çevresinde, içinde anafor gibi dönüyordu -"Harry! Harry! İyi misin?"Biri
yüzünü tokatlıyordu."N-ne?"Harry gözlerini açtı. Üstünde fenerler
vardî, yer sarsılıyordu - Hogwarts Ekspresi yeniden yola koyulmuş, ışıklar
yanmıştı. Harry birden soyunmuş bir etleri dökülen bir
el gördüğünü hatırladı ve bayıldı.
Ayrıldığında
ona Prof. Lupin çikolata yediriyordu. Harry hissettiği yoğun soğukluğu ve
korkuyu hatırlayınca tekrar ürperdi. Bunlar Azkanban muhafızları ruh
emicilerdi. Ekspresi kontrol etmişlerdi. Black' in orda olamadığından emin
olunca çekip gitmişlerdi. Böylece Hogwarts' a ulaştılar. Hogwarts bıraktıkları
gibiydi. Birinci sınıflar için seçmeler yapılmış, Harry, Ron ve Hermonie bunu
kaçırmışlardı. Hogwarts' un çevresi de Black yüzünden ruh emiciler tarafından
sarılmış ve korunuyordu. Okul müdürü babacan Prof.Dumbledore ruh emicilerin
okul içinde olmalarından pek hoşlanmamıştı. Çocukların rahatsız olacaklarını
düşünerek tüm öğrenciler büyük salonda toplanmışlar, Prof. Dumbledore genel
konuşmasını yaptı. Yeni öğretmenler tanıtıldı böylece Hogwarts' da 3. yıllarına
başlamış oldular. Doğal olarak bir çok yeni dersleri de vardı. Yoğun bir
koşturmacanın içine girdiler. Özellikle Hermonia mümkün olamayacak bir iş
başarıyordu. Harry ve Ron' un iki katı ders alıyordu. Üstelik dersleri aynı
saatteydi. Bunu nasıl başardığını Harry ve Ron anlamıyorlardı, ama üstünde de
durmuyorlardı. Bu arada Quidditch maçları için antrenmanlara başlamışlardı. İlk
maçta Harry' nin takımı Gryfindor ve Hufflepuff' la karşı karşıya gelmişti.
Gryfindor yıllardır şampiyonluğu alamadığı için bu maç çok önemliydi. Maç
başladı Harry takımının en iyi arayıcısıydı. (Babası gibi) Hava çok kötü soğuk
karanlık ve yağmurluydu. Snicth en küçük toptu, süpürgelerine atlayıp onu
yakalamak zorundaydılar. Harry' nin süpürgesi Nimbus güzel ve kaliteli bir süpürgeydi.
Harry maç sırasında Snitch' in peşinde koşarken birden ekspreste hissettiği
duyguyu hissetti ve bayılarak 15 m' den düştü. Harry baygınken anne ve
babasının sesini duydu. Ölmeden önce kendisini korumaya çalışmalarının
sesleriydi. Harry' i hemen hastane kısmına götürdüler. Allah' tan canını
tehlikeye atacak bir şey yoktu. Olay yine aynıydı. Maç sırasında sahaya birkaç
ruh emici girmişti ve Harry yine aynı duruma düşmüştü. Harry bunu nasıl
atlatacağını ve ruh emicilere karşı nasıl direneceğini bilmiyordu. Bunun için
Prof. Lupin' den yardım istedi. Prof. Lupin ona dersler dışında yardımcı olmaya
söz verdi.
Bu arada Noel
tatili geldi. Harry' nin gidebileceği bir yer yoktu. Noel' de Hogwarts' da
kalacak birkaç öğrenciden biriydi. (Harry' nin maç sırasında Nimbus süpürgesi
kırılmıştı.) Bu arada baykuşlarla Noel hediyeleri gelmeye başladı. Harry' ye
gelen hediye son model bir süpürgeydi ve kimin gönderdiği belli değildi.
Noel gecesinde herkes bir yere gitti. Okulda sadece Harry ile beraber
dört öğrenci ve yedi öğretmen kalmıştı. Noel tatili bitiminde Harry' nin
arkadaşları döndü. Yalnız Prof. Lupin ayda bir kez rahatsızlanıyor ve izin
alıyordu. Bu yüzden ruh emicilere karşı aldığı Patronus dersleri aksıyordu.
Buna Prof. Snape (İksir hocası) Prof. Lupin' ge bazı iksirler hazırlıyor ve
dinleniyordu. Tekrar derslerle beraber Quiddicth maçı antremanlarıda
başlamıştı. Son maçları vardı ve şampiyonluk için son şanslarıydı. Hermoniae'
nın kedisi Crookshanks ile Ron' un faresi Scaberes' ın kavgaları yüzünden Ron ve
Hermonie küsmüştü ( crookshanks hermione'nin diagon yolundan aldığı sarman bir
kedidir ve yıllardır o dükkanda sahip bulmayı bekliyordurki sonunda hermione
onu almıştır.scrabes ise ron un uykucu faresidir ve yıllardır weasley ailesinin
yanında kalıyordur.) Harry bazı geceler şamarcı ağacın altında kedi
Crookshanks' ın yanında büyük siyah bir köpek görüyordu. Ama köpek hemen
kayboluyordu. Harry Black yüzünden tamamen korunmaya almıştı. Özellikle
akşamları karanlıktan sonra dışarı çıkması tamamen yasaklanmıştı. Bir gece yine
Harry Ron ve Hermonie Harry' nin görünmezlik pelerini ile Hagrid' in yanına
gidiyorlardı. O sırada Cronkhanks fare Scabers' i fark etmiş ve kovalamaya
başlamıştı. Görünmezlik pelerini altında onlara seslenmelerine rağmen
durduramamışlardı. Pelerinin altından da çıkamıyorlardı. Çünkü görünürlerse
akşam çıktıkları için ceza alırlardı. Bu sırada Scabers şamarcı ağacın
altındaki boşluğa girmiş Crookshanks' de peşinden girmişti.tam o sırada büyük
simsiyah bir köpek ron'un bacağından tuttuğu gibi şamarcı söğüt ün kovuğundan
içeri atladı. harry ve hermionede bunu denediler ancak şamarcı söğüt inatçıydı.
çocukları içeri sokmaya pek niyeti yokmuş gibi görünüyordu. son anda büyük bir
kargaşayla birlikte kovuktan içeri girmeyi başardılar. İçeride
mağara gibi bir hol vardı. Bir odaya girdiklerinde ron ile karşılaştılar. ron
onlara 'kaçın bu bir tuzak o bir köpek değil o sirius black dediyse de artık
çok geçti. sirius blackin yıpranmış, soğuk yüzünü ve delici bakışlarını
gördüler. Ve tabi ki çok korktular. Black onları odada tutuğu sırada Prof.
Lupin' de odaya girdi. Cronkhanks Black' in yanından hiç ayrılmıyordu. Black
ısrarla üzerlerine saldırıyor son cinayeti de işlemesi gerektiğini söylüyordu.
Ama bu arada Harry' e sürekli suçlu olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Ayrıca
Lupin yaptığı bir büyü ile çocukların elindeki asalarını düşürmüştü. Bu
tartışmalar sürerken ve Harry' nin aklı karma karışıkken birden profesör
severus snape içeri girdi. en az black kadar delirmiş görünüyordu... işte diye
bağırdı. işte seni yakaladım black yıllardır bekliyordum bu anı dedi. o an olan
oldu harry ron ve hermione asalarını yerden alıp aynı anda snape e büyü
yapmışlardı. bunu neden yaptıklarını bilmiyorlardı. içgüdüsel olaraktı
herhalde. black harry ye baktı her şeyi anlatmaya başladı. anlattıklarına göre;
Harry' nin babası James Potter, Prof. Lupin, Siriüs, Black ve peter
petigrew çok iyi dört arkadaştılar ve dördüde çeşitli hayvanlara
dönüşebiliyorlardı. Dördüde Hogwarts' ın en iyi öğrencileri ve çok iyide
dosttular. zümrüdü anka yoldaşlığına bile üyelerdi. ( o dönemlerde voldemort
güçlenmişti herşeyi herkesi yıkıp geçiyordu. sadece ona katılmak
isteyenleri affediyor ve onları da birer ölüm yiyen yapıyordu.zümrüdü anka
yoldaşlığı da voldemorta karşı çıkan ona katılmak istemeyen insanların
grubuydu o dönemin önde gelen büyücüleri seherbazları bu gruba üyeydi. james,
eşi ve arkadaşlarıda bu gruba katılmışlardı. jamesle eşi lily defalarca
voldemortun elinden kurtulmuşlardı. ) ancak peter voldemorttan korkup onların
kaldığı saklandığı yeri voldemorta söyledi. voldemort tabiki de Harry'
nin anne ve babasını öldürmüştü. daha sonra kaçan peter siriusa yakalanmış ve
sirius potter ları sattı bunu nasıl yaptın sirius deyip her yeri havaya uçurmuş
bu sırada da baş parmağını kaybetmişti.Yani gerçek suçlu Siriüs Black değildi.
O her zaman Potter' ların en iyi dostu olmuş ve hep öyle kalmıştı. şimdi ise
harry Azkaban Kalesine gerçek götürecekleri insanın Peter olduğunu nasıl
anlatacaklarını düşünüyorlardı. ancak peter ın hala insan olup olmadığını
bilmiyorlardı. lupin ve sirius peter i insana dönüştürdüler. harry hala kime
inanması gerektiğini bilmiyordu. sirius asasını çekip peter ı öldürecekken
harry onu durdurdu. artık harry siriusa inanıyordu. snape i ve peter ı bağlayıp
hogwarts a götüreceklerdi. Ayrıca Harry olaylar sırasında Black' in onun
vaftiz babası olduğunu ve babasının Harry' i Black' e emanet ettiği için eğer
kurtulursa gerçek velisinin Black olacağı teyzesinin yanına bir daha
dönmeyeceğini düşünmek onu çok mutlu etmişti. Ayrıca öğrendiği diğer önemli bir
şey Prof. Lupin' nin bir kurt adam olduğuydu. Eğer Hogwarts' a ulaşabilirlerse
Prof. Dumlodere onlara yapmaları gerekeni söylerdi. Böylece hep birlikte yola
çıktılar. Tam o sırada bir karışıklık oldu ve Peter tekrar fare haline
dönüşerek kaçtı. Prof. Lupin' de iksirini içmediğinden kurt adama dönüştü ve
harry nin üstüne yürümeye başladı. black animagus a dönüşerek köpek oldu
ve lupin i engellemeye çalıştı. Böylece baygın Prof.Snape, Harry,
Hermonie,bacağı kırık Ron ve kedi Croonkhanks ortada kaldı. tam o sırada
bir haykırış duydular harry koşarak gitti ve haykıranın sirius olduğunu
anladı.birden harry onları gördü. soğukluk hissetti bacaklarında üstüne
geliyorlardı umudu emen yaratıklar. en az 100 tanelerdi. lupin den öğrendiği
büyüyü kullanacaktı bağırdı expecto ptronum hiç bir işe yaramamıştı. yanına
hermione de geldi. bağırdılar. olmadı işe yaramıyordu hermione yere
yığıldı.harry de öyle. birtakım seslerle uyandılar. hastane
kanadındaydılar. ron hermione ve harry yatklarında uzanıyorlardı. Black ise
yukarıda bir odada gözlem altına alınmıştı. snape içeri girdi. ve Black' i
hemen ruh emicilere vermeleri gerektiğini söyleyip duruyordu. Tam bu sırada
Prof. Dumbledore de geldi. Onlara inandığını ve olayların gerçeğini bildiğini
ama kesin kanıtları olmadan bir şey yapamayacağını söyledi. Ama Black' i
kurtarabileceklerini söyledi ve hermione ye bakıp ne yapman gerektiğini
biliyorsun 3 kere çevirsen yeterli olacaktır dedi. hermione cebinden bir kolye
çıkardı. Bu zamanı geri döndürüyordu. Ron hala baygın olduğu için onlara
katılamayacaktı. Hermione ve Harry zamanı 10 saat geriye almışlardı. kimselere
görünmeden öldürülecek olan Hagrid' in şagagasını alarak onu uçurdular ve
Black' i kaçırdılar. geri dönmüşlerdi. Kimse siriusun nasıl kaybolduğunu
anlayamadı. Çünkü zamanı geri çevirmeyi çok az insan yapabilirdi ve bu sır
Prof. Dumbledore, Harry ve Hermione arasında bir sır olarak kaldı. Ama bu arada
Peter kaçmıştı. gende 2 tane canı kurtarmışlardı. Okul bitmişti, Gryfindor şampiyon
olmuştu ve en önemlisi Harry' nin güvenebileceği vaftiz babası Black vardı ve
arada sırada Black Harry' e haber gönderiyor ve suçsuzluğunu ispatlayıp ruh
emicilerden kurtulduğu zaman onu yanına alacağını söylüyordu. Harry artık
mutluydu. (Teyzesine gitmek zorunda olsa bile) baykuşu Hedwig' in kafesi elinde
istasyona gelmiş ve eniştesi Vernon onu karşılamıştı. doğrusunu söylemek gerek
irse harry ilk defa evine dönerken bu kadar mutluydu.
Harry Potter : Hikayemizin kahramanı
Ron Weasley : Harry’nin en iyi arkadaşı
Hermione: Çok konuşan zeki akıllı ve büyüleri iyi bilen bir kız çocuğu Sonradan Harry ve Ron’un arkadaşı olmuştur
Petunia Dursley : Harry’nin Teyzesi
Vernon Dursley : Harry’nin eniştesi
Dudley Dursley : Dursleyler'in biricik ve şımarık oğlu
Hagrid : Harry’i çok seven iri yarı bir bahçıvan-öğretmen
Mrs. MacGanogall : Hogwards Büyücülük Okulu Müdür YardımcısıProf. Dumbledore : Hogwards Büyücülük Okulu Müdürü"Profesör R. J. Lupin Savunma
dersi öğretmeniSirius Black Harry’nin vaftiz babası
Özeleştiri
Harry Potter serisinin en gizemli ,sonu en tahmin edilemeyen hem sürükleyici hemde duygusal kitabı.
Konu ve anlatım okuduğum bir çok kitaba göre iyi.
Azkaban tutsağı İlk üç kitap içinde favorim çünkü ilk kez bu kadar karanlık, zekice ve karmaşık olaylar.
Bu kitapta büyücülük dünyasına dair yepyeni şeyler göreceksiniz.Önceki kitaplarla kıyasladığımda bu dünya artık iyice büyüdü. Göze ilk çarpan yeni büyüler ve yeni öğretmenler çok eğlenceli.
Bu kitapta büyücülük dünyasına dair yepyeni şeyler göreceksiniz.Önceki kitaplarla kıyasladığımda bu dünya artık iyice büyüdü. Göze ilk çarpan yeni büyüler ve yeni öğretmenler çok eğlenceli.
Harry'nin geçmişine dair yeni bilgilerse hikâyeyi bambaşka bir seviyeye taşımış
İlk kez Azkaban Tutsağı'nda ortaya çıkan; karşısına çıktığı insanın tüm yaşam sevincini çekip alan, bazı durumlarda da kişinin ruhunu emerek geride içi boş bir kabuk bırakan ve ancak mutlulukla yenilen Ruh Emici'ler, bu kitabın temalarını özetliyor.
Ölüm cezası ve bunun toplumdaki yeri de kitabın ana temalarından. Bir Ruh Emici'nin öptüğü kişinin ruhunu emip alarak onu bir bitki, bir kabuk olarak bırakması, idam cezası anlamına geliyor. Ve Sirius Black, Ruh Emici Öpücüğü'ne çarptırılıyor. Kitap aynı zamanda geleceğin bilinemeyeceğini ve zamanın değeriyle, duygularla ve onları kontrol etmeyi öğrenmekle, öfke ve korkunun doğuracağı çaresizlikle ve en karanlık zamanlarda bile umut bulmakla ilgili.
Azkaban Tutsağı sadece bir çocuğun ya da ergenin:) değil de bir yetişkinin merakını ,ilgisini çekip okunabilir ilk Harry Potter kitabı bana göre.Zaten kahramanlarda her kitapta dahada büyüyorlar.
Ölüm cezası ve bunun toplumdaki yeri de kitabın ana temalarından. Bir Ruh Emici'nin öptüğü kişinin ruhunu emip alarak onu bir bitki, bir kabuk olarak bırakması, idam cezası anlamına geliyor. Ve Sirius Black, Ruh Emici Öpücüğü'ne çarptırılıyor. Kitap aynı zamanda geleceğin bilinemeyeceğini ve zamanın değeriyle, duygularla ve onları kontrol etmeyi öğrenmekle, öfke ve korkunun doğuracağı çaresizlikle ve en karanlık zamanlarda bile umut bulmakla ilgili.
Azkaban Tutsağı sadece bir çocuğun ya da ergenin:) değil de bir yetişkinin merakını ,ilgisini çekip okunabilir ilk Harry Potter kitabı bana göre.Zaten kahramanlarda her kitapta dahada büyüyorlar.
Kitaba yayılmış olayları tahmin etmek çok güç.buda okumayı çok eğlenceli hale getiriyor
Sadece bu kitabı ben yazacak kadar şanslı olsaydım zamanı geri çevrimek yerine farklı bir çözümle yine aynı sona varmayı isterdim çünkü zamanın geri çevrilmesi madem mümkün dahada eskilere gidip voldemortun hiç zarar veremeyeceği bir duruma getirilmesi sağlanmalıdır ki o zaman da bu kitap serisi olmazdı .dolayısıyla zaman geri çevirme kitabın sonu demek aslında ve olayların ouma mantığına ters.mantıksızdı bayan Rowling hadi kabul et.Tıpki hermioninin ronla evlenmesi gibi:)aslında halama göre yakışıyorlar ama sanki Harry ile bir son daha iyi olmazmıydı.neyse bu aşk durumları ödevde olmayacak neyseki:)
hahhaaa :D
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil